Muallim Naci (Osmanlı Türkçesi: معلّم ناجى) (d. 1849, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu – ö. 12 Nisan 1893, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu), Türk yazar, şair, öğretmen ve eleştirmen.
Aruz veznini Türkçeye kusursuzca uygulamak için çalışmış bir Tanzimat dönemi şairidir. Eski ile bağları koparmadan yenileşmeyi savunmuş; edebiyat tarihinde “eski şiir”in temsilcisi sayılmıştır. Gerek edebiyat ve şiir hakkındaki eleştiri ve önerileri, gerekse Türk dilinin sorunları ve bunların çözümlerine yönelik düşünceleri ile edebiyat tarihinde yer edinmiş bir kişiliktir.’Lugat-i Nâcî” adlı Osmanlıca sözlüğü ile tanınır.
1850’de İstanbul’da doğdu. 13 Nisan 1893’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Dilin yalınlaştırılmasını savunan Tanzimat Dönemi’nin önemli şair ve yazarı. Asıl adı Ömer. 7 yaşındayken babasını kaybetti. Varna’ya dayısının yanına gönderildi. Orada medrese öğrenimi gördü. Bir yandan da Arapça, Farsça, Fransızca ve hat öğrendi. “Hulusî” mahlasıyla yazılar yazdı. Bir süre Varna Rüştiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Sait Paşa’nın özel kâtibi olarak Rumeli ve Anadolu’nun birçok kentini dolaştı.
İlk şiirlerini “Nacî” mahlasıyla 1867’den başlayarak yazdı. Küçük yaşlardan itibaren şiire ilgi duyan Muallim Naci, dönemin önemli gazetelerinden biri olan Tercüman-ı Hakikat’e gönderdiği şiir ve yazılarla edebiyat dünyasına ilk adımlarını atmıştır. Muallim Naci, bu dönemden sonra basın hayatındaki faaliyetleri ile adından söz ettirecektir. Geçen zamanla birlikte Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi’nin ısrarları üzerine Tercüman-ı Hakiat gazetesinin edebiyat kısmının yönetmeni olmuştur.
Tercüman-ı Hakikat’ten sonra Şeyh Vasfi ve Necib Nadir ile birlikte İmdadü’l Midad adlı bir gazete çıkarırlar. Daha sonra sırasıyla Saadet, Teavün-i Aklami Mürüvvet gazetelerinde yazı hayatına devam etmiştir. Muallim Naci ayrıca tek başına 58 sayı Mecmua-i Muallim adlı bir dergi çıkarmıştır.
Muallim Naci’nin Edebi Kişiliği
Tanzimat sonrası Türk edebiyatının ikinci kuşağı içerisinde yer alan şair, yetişme tarzı ve zevk bakımından klasik edebiyat (Divan edebiyatı) anlayışı dairesinde yer almaktadır.
Ziya Paşa gibi klasik şiiri iyi bilen, özellikle şekil ve zevk bakımından bu edebiyata geniş olarak dayanan Muallim Nâci, tam anlamı ile klasik şiire bağlı kalmamıştır.
Sanat hayatının ilerleyen döneminde Batı edebiyatını tanıdıkça Batı tecrübesi ve Batılı anlayış çerçevesinde klasik şiiri yenileme çabası içerisinde değerlendirilmektedir.
1883’te Ahmed Mithad Efendi’nin önerisiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesinin edebiyat sayfasını yönetmeye başladı.
“Mesud-ı Harabî” takma adıyla yayınladığı aruzla yazılmış gazelleriyle ün yaptı.
1884’te Ahmed Mithad’ın kızıyla evlendi. Kayınpederi tarafından Tercüman-ı Hakikat’i eski edebiyat yanlılarının sözcüsü durumuna getirmekle suçlanınca istifa etti.
Yazılarını, Saadet, Tarik, Mürüvvet, Mirsad, İmdadü’l Midad gazeteleriyle, kendi çıkardığı Mecmua-i Muallim dergisinde sürdürdü.
Galatasaray Lisesi ve Mekteb-i Hukuk’ta edebiyat dersleri verdi.
Aruzla ve divan edebiyatının hemen her türünde yazdığı şiirler yüzünden eski edebiyatın temsilcisi sayıldı. Ama yeni edebiyata karşı çıkan, eskiyi savunan bir yazar olmadı, divan şiiri kurallarını da tam olarak uygulamadı.
Eleştirilerini dilbilgisi ve aruz kurallarına bağlı kalınması noktasında yoğunlaştırdı.
Recaizade Mahmut Ekrem ve çevresindeki genç şairlerle giriştiği tartışmalar, döneminde Türk edebiyatına yeni bir soluk getirdi.
Servet-i Fünun yazarlarını önemli ölçüde etkiledi.
Edebiyat tarihi ve sözlük çalışmalarıyla da ilgi çekti.
Victor Hugo, Sully Prudhomme, Alfred de Musset ve Emile Zola’dan Türkçe’ye çeviriler yaptı.
Şiirle İlgili Görüşleri
Şiir, en beliğ sözdür.
Şiirde vezin ve kafiye hataları olmamalıdır.
Şiirde hayal unsuru çok iyi kullanılmalıdır. Çünkü hayal hakikati süsler.
Şair, ilerleyen ve gelişen bilimsel verilerden faydalanmalıdır.
Bir edebiyatçının asıl vazifesi, milletin fikirlerini terbiye etmek ve yükseltmeye çalışmaktır.
Şair, şiirde hicve ve hezeliyata sıcak bakmaz.
Harabatiliğe hoş bakmaz.
Türk şairinin Arap ve Acem edebiyatlarından yararlanması gerektiğini savunur.
Milli bir bakış açısı taşımalı, milli karaktere aykırı eserleri çevirip taklit etmemelidir.
“Köylü Kızların Şarkısı” adlı eseri köy yaşamından bahseden ilk önemli şiir olarak kabul görmüştür.
Muallim Nâci halk edebiyatını bayağı bulmuş, çok fazla değer vermemiştir.
Şiir Kitapları
Ateş-pâre
Şerâre
Füruzân
Sünbüle
Yadigâr-ı Nâci
Terkîb-i Bend
Mirât-ı Bedâyî
Manzum Destanlar
Gazi Ertuğrul Bey
Musa Bin Ebu’l Gazan yahut Hamiyyet
Roman
Mehmed Muzaffer Mecmuası
Tiyatro
Heder
Mektup
Yazmış Bulundum
İntikad
Muhaberât ve Muhaverât
Hatıra
Ömer’in Çocukluğu
Eleştiri
Demdeme
Dil Çalışmaları
Lügat-i Nacî Kamus-i Osmanî
Edebiyat-İnceleme Araştırma
lstılahât-ı Edebîyye
Muallim Naci’nin Eserlerine İlişkin Değerlendirmeler
Ateş-pâre
Divan edebiyatından uzaklaşan ve yeni edebiyat anlayışına yaklaşan şiirlerini, manzum öykülerini, çeşitli olaylara ilişkin yazılmış not niteliğindeki metinlerini içerir. Bu eser de Victor Hugo’dan ve Prudhomme’dan tercümeler de vardır.
Şerare
Divan şiiri tekniğine ve anlayışına bağlı olarak kaleme aldığı şiirlerinden oluşmaktadır.
Füruzan
Tıpkı Şerâre gibi Divan şiiri tekniğine ve anlayışına bağlı olarak kaleme aldığı şiirlerden oluşmaktadır.
Sünbüle
Nazım – nesir karışık bir yapıya sahiptir. Nesir kısmı “Ömer’in Çocukluğu” adını taşır. Nazım kısmı eski şiir anlayışıyla kaleme aldığı metinlerden oluşur.
Yadigâr-ı Nâci
Muallim Naci’nin ölümünden sonra Şeyh Vasfî tarafından derlenen şiirlerden oluşan eserdir.
Musa Bin Ebu’l Gazan yahut Hamîyyet
Manzum destan örneğidir. 226 beyitten oluşmaktadır. Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılışı sırasında büyük bir vatanseverlik ve kahramanlık örneği sergileyen Musa Bin Ebu’l Gazan’ın kişiliği etrafında meydana getirilmiş bir kahramanlık anlatısıdır.
Gazi Ertuğrul Bey
356 mısralık bir metindir. Ertuğrul Bey’in hayatı etrafında ortaya konuşmuş bir trajedi denemesidir. Bu manzume, Abdülhamit tarafından ödüllendirilmiştir.
Mehmed Muzaffer Mecmuası
Roman türünde bir eserdir. İlginç bir yapısı ve hikâyesi vardır. Bu eserin çeşitli bölümleri (toplam 74 sayfa) başta dönemin önemli gazetelerinden biri olan Saadet olmak üzere çeşitli gazetelerde tefrika edilmiştir. Daha sonra 90 sayfalık bir bölüm ilave edilerek bu çalışma kitaplaştırılmıştır. Muallim Naci, bu eserini aslında sahaflardan satın alır. Eser; ezhâr-ı efkâr, ezhâr-ı efkârın menşei, ezhâr-ı efkârın güşâyişi olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bu kitaptaki en ilginç bölüm ezhâr-ı efkârın menşei adıyla yer alan ikinci bölümdür. Bu bölümde Şeyh Galip’in hayatı anlatılmıştır.
Ömer’in Çocukluğu
Bu eser Sünbüle’nin bir bölümünü oluşturmaktadır. Muallim Nâci’nin 8 yaşına kadarki yaşamını anlatmaktadır.
Demdeme
Bu eser Recaizade Mahmut Ekrem’in Naci’ye hakareti içeren Üçüncü Zemzeme Mukaddimesi ve Tâkdîr-i Elhân’ına karşılık yazılmış eleştiri yazılarından oluşmuştur.
Istılahât-ı Edebîyye
Divan edebiyatı anlayışına bağlı belagat kurallarını ve edebi sanatları açıklayan bir eserdir. Bu eserinde edebiyat terimleri ile ilgili açıklamalar, tanımlamalar yapmıştır.
Muallim Naci’nin Eserleri
ŞİİR:
Terkib-i Bend-i Muallim Naci
Ateşpare (1883)
Şerâre (1884)
Fürûzan (1885)
Sümbüle (1889)
Yadigâr-ı Naci
ELEŞTİRİ:
Muallim (1886)
Demdeme (1886)
ANI:
Medrese Hatıraları (1885)
Ömer’in Çocukluğu (1890-1969)
SÖZLÜK:
Lügat-ı Naci (1891-1978)
ARAŞTIRMA:
Osmanlı Şairleri (1890-1986)
İstilahât-ı Edebiyye (1890-1984)
Esâmi (1890)
MEKTUP:
Muhaberat ve Muhaverat (1884)
Şöyle Böyle (1884)
Mektuplarım (1886)
OYUN:
Heder (ölümünden sonra, 1908)
Muallim Naci için yapılan aramalar
Muallim Naci, Muallim Naci biyografi, Muallim Naci hayatı, Muallim Naci özgeçmişi, Muallim Naci hakkında, Muallim Naci doğum yeri, Muallim Naci fotoğraf, Muallim Naci video, Muallim Naci resim, Muallim Naci kimdir?, Muallim Naci kaç yaşında?, Muallim Naci kaç yaşında öldü? Muallim Naci nereli, Muallim Naci memleketi Muallim Naci ne zaman ve neden öldü? Muallim Naci Ölüm nedeni?
Twitter'de ara: Muallim Naci
Google'de ara: Muallim Naci